Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Etme Suçu, Türk Ceza Kanunun 5. bölümünün Kamu Barışına Karşı Suçlar 216. Maddesinde düzenlenmiştir.
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama Madde 216- (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması
halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(1)
Birinci fıkrada tanımlanan “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçu, hukuk devleti olma standardı yüksek olan birçok ülkenin Ceza Kanunlarında yer almaktadır. Hiçbir devlet, vatandaşları arasında, muayyen özelliklere sahip bir kesiminin diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa, öç almayı gerektirecek şiddetli nefrete yönlendirilmesine seyirci kalamaz.
Öte yandan çağdaş dünyada, gelişmenin temel dinamiği olarak düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kabul edilmektedir. Bu bağlamda; kişilerin düşündüklerini hür bir ortamda söyleyebilmeleri, demokratik toplumun varlığı için zaruri sayılan unsurlardandır. Söz konusu suç tanımı, bu düşünceler dikkate alınarak yapılmıştır.
Suçu oluşturan “tahrik”, soyut saygısızlık ve reddin ötesinde, bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya veya bu tür tavırları pekiştirmeye objektif olarak elverişli olmalıdır. Fail sübjektif olarak da bu amacı gütmeli, halk kesimini kin ve nefrete tahrik etmelidir. Bu kapsamda salt yüz çevirme, soyut bir red veya saygısızlık ifade eden bir davranışta bulunma veya bu yönde sözler sarf etme, suçun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. Fiilin suç teşkil etmesi için bunların ötesinde, ağır ve yoğun bir tarzda kin ve düşmanlığa tahrikin var olması gerekir. Failin fiili, adet ve şahıs olarak muayyen olmayan toplum kesimi üzerinde kin ve nefret duygularının oluşumuna veya mevcut duyguların pekişmesine etkide bulunmalıdır.
Kin, “öç almayı gerektirecek şiddetli düşmanlık hareketlerin zeminini oluşturan psikolojik bir hâl”; düşmanlık ise, “husumet beslenen konuya karşı düşünerek, tasarlayarak zarar vermeye, onu mağlup etmeye yönelmiş kin duygusu” olarak da tanımlanabilir. Şu hâlde kin ve düşmanlık; “husumet beslenen konuya karşı tasarlayarak zarar vermeye, öç almayı gerektirecek şiddette nefret duymaya yönelik hareketlerin zemini oluşturan psikolojik bir hâl” olarak açıklanabilir.
Fıkra metninde; fiilin kamu güvenliğini tehlikeye düşürecek biçimde yapılması arandığı için, suç; soyut tehlike suçu olmaktan çıkarılmış, somut tehlike suçu hâline getirilmiştir. Bu suretle, çağdaş hukuktaki soyut tehlike suçlarını azaltma yönündeki eğilim dikkate alınmış, temel hak ve hürriyetlerin kullanım alanı genişletilmiştir. Bu düzenleme sayesinde “kin ve düşmanlık” ibaresinin anlamı da dikkate alındığında sadece “şiddet içeren ya da şiddeti tavsiye eden tahrikler” madde kapsamında değerlendirilebilecektir.
Söz konusu suçun oluşması için, kamu güvenliğinin bozulması tehlikesinin somut olgulara dayalı olarak varlığı gereklidir. Bu tehlike, somut bir tehlikedir. Bu somut tehlikenin gerçekleşip gerçekleşmediği belirlerken failin söz ve davranışlarının neden olduğu tehlike neticesinin gerçekleşmesi gerekir. Hâkim, kullanılan ifadeler dolayısıyla bu tehlikenin gerçekleşip gerçekleşmediğini, dayanak noktalarını göstermek suretiyle belirleyecektir. Bu kapsamda, kişinin söz ve davranışlarının kamu güvenliğini bozma açısından yakın bir tehlike oluşturduğunun tespit edilmesi gerekir. Kişinin söz ve davranışlarının, halkın bir kesimi üzerinde tahrik konusu fiillerin işleneceği hususunda duyulan endişeyi haklı kılacak bir etki oluşturması gerekir. İfade özgürlüğü ile bu tip tehlike suçları arasında “açık ve mevcut tehlike” kriterinin var olması gerekir. Buna göre, yapılan konuşma veya öne sürülen düşünceler toplum açısından açık ve mevcut bir tehlike oluşturduğu takdirde yasaklanabilmekte, keza böyle bir tehlikenin varlığı somut olarak, açıkça tespit edilmedikçe söz konusu suçtan dolayı cezalandırma yoluna gidilemez.
Maddenin ikinci fıkrasında halkın sosyal sınıf ırk din mezhep cinsiyet veya bölge bakımından farklı bir kesiminin alenen aşağılanması suç sayılmıştır. Suçun oluşması için fıkrada belirtilen özelliklere sahip ve halkın bir kesimini oluşturan gayrimuayyen sayıdaki kişilerin aşağılanması, tahkir edilmesi gerekir. Bu fıkrada, kamu barışını korumak amacıyla halk kesimlerinin alenen aşağılanması, suç olarak tanımlanmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasında bir halk kesiminin benimsediği dinî değerlerin alenen aşağılanması, suç hâline getirilmiştir. Fiilin cezalandırılabilmesi için, “kamu barışını bozmaya elverişli” olması gerekir.
GENEL BİLGİ
1-Maddenin 1. fıkrasında, Halkın bir kesiminin diğer kesimi tahrik etmesi gerekir. Halktan kasıt Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşayan halktır.
2-Bu tahrikte suçun oluşması için aleni yapılması lazım ayrıca bu eylem sonucu kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin de doğmuş olması gereklidir. ve yine burada suçun tamamlanması için aleni aşağılama yeterlidir. Herhangi birinin şikayetçi olması, kamu hayatında barışın bozulması veya insanları aşağılık duygusu içerisine girip, kendilerini kötü hissetmelerini gerek yoktur. (2)
3-Yukarıda açıklanan 1. fıkra gibi 2. ve 3. fıkrada da halkın dini değerlerinin aşağılandığı duygusuna kapılması önemli değildir. Yapılan eylemin aşağılayıcı nitelikli olması yeterlidir
4-Bu suç kasıtla işlenebile bir suçtur; taksirde işlenemez. Ayrıca bu suçun Türk ceza kanunu 218’te belirtilen basın yayın yoluyla işlenmesi nitelikli hal olarak görülmüştür.
5-Maddenin 1., 2. ve 3. fıkralarında Cumhuriyet Savcısı kamu davasının açılmasında ertelenmesi karar verebilir. 3. fıkrada bunlara ek olarak Mahkeme basit yargılamaya göre yargılama yapabilir.
6-Maddenin 2. ve 3. fıkralarında düzenlemelerinde yer alan suçlar için tutuklama kararı verilemez.
7-Olağan dava zaman aşımı 8 yıldır.
YÜKSEK YARGI KARARLARI
1-Yargıtay’a göre açık ve yakın tehlike kavramının tanımı şu şekildedir; (2)
“Bu kavramdaki “açıklık” tehlikenin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortada olmasını, “yakınlık” ise düşünce açıklamasında kullanılan kelimelerin somut tehlike yani zarar yaratma olasılığına yakın olmasını ifade eder. Tehlikenin açık ve yakın olup olmadığı mahkemeler tarafından saptanacaktır.” (Yargıtay 8.Ceza DairesiK.2020/10890)
3-Aşağılama fiilinin yöneltildiği halk kesimi, belirli bir kişi ya da belirli bir sayıdaki kişiler olmamalıdır; Devlet hastanesi acil servisinde hekim olarak görev yapan katılanın olaydan birkaç ay önce annesini muayene ederken gerekli dikkat ve özeni göstermediğini iddia ederek şikayet için hastaneye giden sanığın, önceki olaydan dolayı duyduğu kızgınlıkla söylediği sözlerin doğrudan doğruya katılana yönelik olup, katılana hakaret etme kastıyla hareket ettiği, halkın belli bir kesimini aşağılama suçunun yasal unsurlarının olayda gerçekleşmediği gözetilerek eylemin TCK.mm 125. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması” “Yargıtay 8 CD, 7743/28454, 05.12.2013” (5)
4-Failin, kin ve düşmanlığa tahrik fiili, aynı zamanda suç işlemeye tahrik (TCK m 214) niteliğine sahip ise, bu durumda farklı neviden fikri içtima hükmü uygulanmalı ve daha ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı sorumluluk doğmalıdır .Halkı kin ve düşmanlığa tahrik içeren söylemler, aynı zamanda suç işlemeye tahrik niteliğinde olabilir. “Yapılan konuşmada; bir takım tarihi olayların ve rejimin din ve inanç açısından eleştirilmesi, ülkedeki insanları kendi görüşü ve inancı doğrultusunda ve yoğunluğunda inanca sahip olanlar ve olmayanlar biçiminde ayrıma tabi tutularak şeriat kurallarının egemen kılınmasından yana olanların iktidarı ele geçirmeleri durumunda karşı düşüncede olanları öldüreceklerini belirtilip cihat çağrısı yapılması durumunda halkı din ve inanç farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik suçunun oluşacağı belirtilmiştir” “Yargıtay 8 CD, 140/3117, 10.03.1999” (5)
DİP NOT
1-https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=5237&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5
2-Hasan Tahsin Gökcan Mustafa Artuç. Pratik Türk Ceza Kanunu Açıklamalı. 2023/05 bs. Adalet Yayınları,
3-Ali Kaan Fettah KÖK. “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Etme Suçu (Tck-216)”. Hukuk Haber Sitesi. Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Etme Suçu (Tck-216) (blog), 17 Şubat 2025. https://www.hukukihaber.net/halki-kin-ve-dusmanliga-tahrik-etme-sucu-tck-216-15.
4-Muhhammed Can Karaca. “İfade Özgürlüğü Mü? Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama Suçu Mu?” Hukuk Haber Sitesi. İfade Özgürlüğü Mü? Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama Suçu Mu? (blog), 17 Şubat 2025. https://www.hukukihaber.net/ifade-ozgurlugu-mu-halki-kin-ve-dusmanliga-tahrik-veya-asagilama-sucu-mu-muhammet-can-karaca.
5-Bekar Ergüne, E. (2020). Tehlike Suçları Bağlamında Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçları (TCK m 216). İstanbul Hukuk Mecmuası, 78(3), 1675-1721.